Tarafların evliliklerinde en önemli yükümlülüklerinden bir tanesi de birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğüdür. Tarafların bu yükümlülüğü taraflar boşanana ve boşanma kararı kesinleşene kadar devam etmektedir. Boşanma kararı kesinleşinceye kadar sadakat yükümlülüğünün devam etmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası ile dava açılmış ise de Anayasa Mahkemesi’nin 30.05.2024 tarihli ve 2023/42 E., 2024/114 K. sayılı kararı ile dava reddedilmiştir.

Zina Nedeni ile Açılacak Boşanma Davasının Şartları
Evli bir kişinin karşı cinsten başka biri ile cinsel birliktelik yaşaması gerekmektedir. Aynı cinsten olan ilişkiler nedeni ile ancak evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve haysiyetsiz yaşam sürme gerekçeleri ile boşanma kararı verilmektedir. Okşama, kucaklaşma, öpüşme gibi hareketler zina sayılmamaktadır.
Ancak zina davasının kazanılması için cinsel birlikteliğin gerçekleştirilmesi şart değildir. Örneğin Yargıtay’ın cinsel birliktelik yaşamak için bir otele giden kişi cinsel ilişki yaşamamış ise dahi zina nedeni ile boşanma kararı verilebileceğine ilişkin birçok kararı bulunmaktadır.

Zinada Hak Düşürücü Süre Zinanın gerçekleştiğini öğrendikten sonra 6 ay ve her hâlükârda 5 yıl geçtikten sonra zina nedeni ile boşanma davası açılması mümkün değildir. Ancak zina nedeni ile boşanma davası açılamayacağı evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve haysiyetsiz yaşam sürme gerekçeleri ile boşanma davası açılamayacağı anlamına gelmemektedir.
Zina İddiasına Karşı Savunma
Zinanın Kocanın iktidarsız olması, cinsel soğukluk, diğer tarafın da zina yapması, ağız kokusu gibi gerekçelerle savunulması mümkün değildir.
Zinanın İspatı
Tanık beyanları, otel kayıtları, yazışmalar, fotoğraf ve videolar gibi her türlü delille ispat edilebilir. Öte yandan bu delillerin yasal olarak elde edilmesi gerekmektedir. Aksi halde mahkeme tarafından söz konusu delilin karara esas alınması mümkün değildir. Örneğin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 04.04.2024 tarihli ve 2023/4207 E., 2024/2433 K. sayılı kararı ile, açılan davada kadının telefonuna yüklenen dinleme programı ile elde edilen deliller hukuka aykırı olarak elde edilmiş olmaları gerekçesi ile Mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamayacağı gerekçesi ile reddedilmiştir.
İspatı zor olan bu davada zina yapıldığı bazı durumlarda gerçekleşen olaylar ile de ortaya çıkmaktadır. Örneğin erkek yurt dışında iken veya kısır olduğu halde kadının hamile kalması durumunda zinanın var olduğu kabul edilmektedir.
Zinanın ispatı için mahkemelerce deliller değerlendirilerek hayatın olağan akışı ve durumun gereklerine göre cinsel ilişki yaşanıp yaşanmadığına karar verilmektedir. Örneğin Mahkemelerce evli bir kimsenin otelde veya evde karşı cinsten bir başkası ile birlikte kalması zina davasının kabulü için yeterli görülmektedir.
Zina Dava Hakkının Düşmesi
Zina yapan eşin affedilmesi halinde zina davası nedeni ile boşanma davası açılması mümkün değildir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi diğer gerekçelerle boşanma davası açılabilir.
Zina Davasının kabulü halinde zina yapan eşin diğer eşe manevi tazminat vermesi gerekmektedir. Zina nedeni ile ceza davası açmak da mümkündür. Ancak ceza davası açılır ise boşanma davasının bu dava sonucunu bekleyeceği ve hali hazırda uzun olan boşanma sürecini daha da uzatabileceğini dikkate almak gereklidir.
Zina Davası ile Birlikte Evliliğin Temelden Sarsılması Sebebiyle Boşanma Davası Açılması
Boşanma davasının yalnızca zina nedeni ile açılması ve mahkeme tarafından zinanın ispatlanamadığına karar verilmesi halinde dava reddedilecektir. Bu nedenle boşanma davası açarken zina gerekçesi ile birlikte evliliğin temelden sarsılması nedeni ile de boşanma talep edilmesi davanın yalnızca zinanın ispat edilemediği gerekçesi ile reddedilmesinin önüne geçecektir.
Zina Davasının Kabulü Halinde;
Mal Paylaşımı
Zina Davasının kazanılması mal paylaşımı konusunda önem kazanmaktadır. Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin payının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Dikkat edilirse kesinlikle bu yönde karar verileceğine ilişkin bir kural bulunmamaktadır. Kusurlu eşin payının azaltılması veya kaldırılmasında takdir yetkisi mahkemenindir.
Velayet
Zinanın ispatlandığı davalarda velayetin zina edene verilmeyeceğine ilişkin herhangi bir kural bulunmamaktadır. Velayetin hangi eşe verileceği değerlendirilirken çocuğun üstün yararı dikkate alınmaktadır. Ancak ispatlanan zina dışında haysiyetsiz yaşam süren tarafa velayet hakkı verilmemektedir.
Yoksulluk Nafakası, Maddi ve Manevi Tazminat
Boşanma davası süresince zina ettiği iddia edilen kadın lehine tedbir nafakasına karar verilmesinin önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Zira iddia olunan zina eylemi henüz ispatlanmış ve mahkeme tarafından kabul edilmiş değildir. Ancak dava sonunda yoksulluk nafakasına, maddi ve manevi tazminata ilişkin olarak karar verilirken tarafların kusurları dikkate alınmaktadır. Zinanın ispatı halinde zina eden eşin kusurlu olarak kabul edileceğine ilişkin bir şüphe bulunmamaktadır. Ancak dava bir bütün olarak incelenmeli ve diğer eşin kusur oranının da tespiti gerekmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 19.10.2012 tarihli ve 2012/7011 E., 2012/25313 K. sayılı kararı ile “savunma veya ayrı bir dava yoluyla ileri sürülen kusurlar kanıtlandığı takdirde, bunların ağırlık ve derecesinin zina davranışıyla karşılaştırılması; kimin daha az/fazla veya eşit kusurlu olduğunun takdir edilmesi mümkün ve gereklidir.” şeklinde hüküm kurmuştur.
Yapılacak incelemeler neticesinde zina eden taraf ancak diğer taraftan daha az kusurlu ise yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata hak kazanabilecektir.